28 Mayıs 2017 Pazar

En zor iş : Keyfiyetli insan yetiştirmek



Keyfiyetli insan yetiştirmek tarihin en çetrefilli işi olagelmiştir. Geçişten günümüze keyfiyet yönünden aranan insan, vardığı yeri , toparlamış , imar etmiş ,insanlara ,toplumlara yeni soluklar getirebilmiştir. Yetiştirdikleri insanlar rüzgar ve polenin hikayesinde olduğu gibi yeryüzüne dağılıp insanlara faydalı olmuşlardır. Bu insanların en tepesindekiler Peygamberler, onların dostum ve kardeşim dedikleri insanlardır. Onları tanımayı sizlere bırakarak tan Dünya ve ülkemiz için keyfiyetli insanın öneminden bahsetmenin alanım açısından daha doğru bir yaklaşım olduğuna inanıyorum.

Dünyanın süper gücü olarak kabul edilen ABD, farklı millette ve kültürde insanların birlikte yaşadığı ülke konumundadır. Kimilerinin şeytan dediği bu ülkeden , ordusunun katliamları ,gelir adaletsizliğinde yeri vb. nedenlerle nefret edebilirsiniz;

Ancak gerçeği de görmemiz lazım ,bu ülkenin en tepelerde olmasının ,birtakım kriterleri yerine getirmekle ilgili olduğunun, benim gibi sizlerde kabul edersiniz, kendi çöplüklerinde hukuku iyi işletirler ,insanlara yatırımı vazgeçilmez görürler, bu ve bunun gibi nedenlerden dünyada söz sahibi olabilmişlerdir. Japonyanın gelişimi de ayrı bir hikaye 2.dünya savaşının acılarını içlerine bir atıp ,ülke içindeki sınırlı imkanları değerlendirip dünyaya açılmak, gençlerin girişimcilerin bu gerçek hikayelerden alacağı dersler vardır.Güney Kore ekonomik olarak güçlenmesini de görmezden gelemeyiz. Bizim için önemli olan bu ülkelerdeki insan yatırımının, bizim ülkemizde nasıl farklı bir yolla yapılacağıdır. Şunuda söylemeden edemeyeceğim konu dışı olsa da bu dediklerim dışında birde bu ülkelerin pekte görülmeyen sorunları vardır. Bunlar aysberg gibi aşagıdadır.Bir kısmı bize uymaz çünkü kültürel ve dini değerlerimiz buna izin vermez. Bir kısmı da etkinin miktarına bağlıdır.



İnsanların bir kısmı doğuştan kumaşı iyi olarak doğar ,belli yaştan sonra çocuktaki yetenekler ailesi tarafından , öğretmenleri tarafından fark edilir, (fark edilmeyenler, yanlış anlaşılmalar sonucu hayatı kararanların olduğunu söylemek lazım),böyle çocukları iyi tepit edip, onlara özgü eğitim ve öğretim aktiviteleriyle donatılmış , uygulanabilir gerçekçi müfredatlar hazırlanmalı ,en az onlar kadar akıllı ,zeki fedakâr öğretmenler tarafından, bu üstün zekalı öğrenciler yetiştirilmelidir.Ahlak,merhamet,sevgi gibi manevi değerleri iyi verilmeli diğer bilgilerde yanında gelmelidir. İnsanlığın aradığı değerler bunlardır yıkmadan dökmeden karşıdakini anlayabilen, yolu yollar yapabilen, kapıları sonuna kadar açan ,defalarca yere düşsede bir o kadar ayağa kalkıp yoluna devam insan…

Bu iş çok önemlidir nükleer santrallerdeki gibi en küçük ihmal bu gençlerin yarardan çok zarar vermesine de neden olabilecektir.

İnsanların bir kısmı da normal diyebileceğimiz kategorinin içinde yer alır. Bunların gelişiminde iyi bir aile, çevre ,öğretim ve eğitim aldıkları öğretmenler önemlidir. Ülkemizde en çok zayiatta burada veriliyor. Müfredattaki gereksiz konular yada yer alması gereken konuların ihmal edilmesi ve yahut olmaması. Öğrencilerin yeterince gerçek hayata adapte edecek etkinliklerin olmaması, okul ve sportif binaların yetersizliği ,her anlamda rehberliğin yüzeysel ,yetersiz olması ,ailelerdeki belli bölümlere olan saplantı ve plansızlık beraberinde başarısızlığı getiriyor. ÖSYM nin yaptığı sınavların sonuçları öğretimin geldiği durumu bize anlatmıyor mu?.Özellikle liseye geçişi sınavındaki ayır edicilik kalmamış durumda, çocukların bir kısmı zorla okula yollanıyor. Meslek liselerinin durumu ortada işe yaramaz denen öğrenciler bu bölümlere yönlendiriliyor. Oysa üretim için gerekli ara elamanlar buralarda yetiştirilmeli ,ahi ,lonca , benzeri sistemler , örnek alınıp , yeni ,yerli ülkemizde işe yarayacak bir sisteme geçiş yapılmalı. Bunlar yapılmadığı takdirde ülkemizin gelişimi güdük kalacaktır dolayısıyla da Dünya üzerinde daha az söz sahibi olacağız.


Öğretmenlik hayatımda o kadar fedakar aile gördüm ki, imkansızlıklar içinde mücadele ediyorlardı kurbağalar hikayesinde olduğu gibi çırpınıyorlardı ; bana da bir anlamda ders veriyorlardı, içimdeki mesleğime karşı olan aşkımı ,ülkemin insanlarına karşı olan inancımı artıyorlardı. Bu insanlar pes etmemeli yalnız bırakılmamalı, ellerinden tutulmalı, bu insanlar için ne yapılsa azdır, insan olarak, ülke olarak, devlet olarak üzerimize düşen görevler yaparsak o zaman insanlığa vereceğimiz çok şeyler olur.


Unutmayalım Keyfiyetli insanları yetiştirmekte , herkesin üzerine düşen görevler vardır. İnşallah geçmişteki olumlu, olumsuz olaylardaki dersleri görüp, bunlardan analiz çıkarıp, ayağımızı sağlam yere basarak ,yavaş yavaş da olsa ,doğru yoldan ilerleyip ,beklenen insanları yetiştirebiliriz. Tam tersi bir durumda ,kısır döngü halinde oyalanarak dönüp durur ve yapmadıklarımızla yargılanırız.
Engin DEMİRCİ
28.MAYIS 2017

26 Mayıs 2017 Cuma


Yɑğmur gibi bereketli ve yɑğmur tɑneleri kɑdɑr tɑtlı bereketli rɑmɑzɑnlɑr dilerim
Sahura kalkmak berekettir. Bir yudum su içseniz bile onu terk et­meyiniz. Çünkü Allah sahura kalkanlara rahmet eder. (Müsned, 3:44)

10 Mayıs 2017 Çarşamba

Gaye üzerine dağınık bir yazı


Aklı başında herkesin bir değil ,onlarca gayeye sahip olması lazım. Gayelerin bazılarının  öncelikli olması işin doğası ile ilgilidir ,iş sahibi olmak ,evlenmek çocuk sahibi olmak gibi sonuçlar bize gayelerin  varlığını gösterir. Dünyaya basit gayeler için gelmedik ama bazı gayeler belli bir dozajta  önemlidir ,ulvi  gayelerin varlığı her zaman öne çıkmıştır. Ulvi gayelerdeki en büyük yol gösterici peygamberler,peygamber dostlarıdır. Tatlı dilleri, geniş bilgileri , eşsiz yürekleri milyonlarca insana yol gösterici olmuştur ama tabi bu tek başına yetmedi, insan unutan ve isyan eden bir varlık olduğuna göre bu özelliklerin olumsuz etkilerinin en az da indirilmesi lazımdı tekrar tekrar sebat ederek yeniden ayağa kalkarak yolumuzda yürümemiz gerekirdi. İyi nesiller yetiştirmek ailelerin en büyük görevi haline gelmelidir  , aile eğitimi önemli hale getirilmelidir . Günümüzdeki İnsanın En büyük çıkmazlarının biri de maddi değerler uğruna Manevi değerleri erozyona uğratmaktır. Seneca bazı insanlar hayatta hiçbir gayeye sahip olmadan yaşar ,böyle insanlar bir nehir üzerinde akıp giden saman çöplerine benzerler onlar gitmezler ancak suyun akışına kapılırlar akarlar der amaçsız gezen çabalamayan insanlar gerçekten toplumda insanları çok yorar, bu bir gerçektir aslında hikayelerimiz nasıl bir insan olduğumuzu gösterir.Uzun soluklu bir mücadele bizi beklediğini unutmamalıyız ,yılmamalıyız hızlı hareket etmeliyiz ama üstün körü iş yapmamalıyız
Toplumun içinde sevilen farklı görüşlere saygı gösteren kanaat önderlerinden faydalanmalı ,bunlarla oluşturulan ekiplerin aldığı  kararların  risale haline getirilip devlet yöneticilerine sunulmasının önü açılmalıdır
Ayrıştırıcı konulardan uzak durulmalı herkesin anlayacağı konularda iş birliği yapılmalıdır.
Eğitim sağlık teknoloji spor askeriye gibi alanlarda ,ülkemiz yakın ve uzak hedefleri çok iyi tespit edilmeli bu hedeflere ulaşmada çoğunluğun desteği alınmalıdır ;mesleki eğitim baştan  yapılandırılması. Bu okullardan çıkan öğrenciler sınava tabi tutup başarılı olanlar yeniden eğitilmelidir ,ülkemizde üretilmeyen ürünlerin ülkemizde üretilmesi için elimizden geleni yapmalıyız. Çin gibi ülkelerinden bilgi transferinin nasıl gerçekleştirildiğine iyi incelemeliyiz ve tatbik etmeliyiz Eğitmeyi,öğretmeyi çok seven yeniliklere açık  eğitimcileri ihtiyacımız var fedakar, tam donanımlı öğretmenler yetiştirmeliyiz ,var olanları da yeni neslin yetiştirilmesinde kullanmalıyız; 15 yıllık öğretmenlik yaşamında binlerce genç dimağın harcandığını destek olunmadığına şahitlik etmiştim Çoğunlukla kimi zaman aileden ,kimi zaman arkadaş çevresinden ,dış etkilerden ,kimi zaman da öğretmenden kaynaklanan problemler çocukların ve gençlerin dayanılmaz hüzünler acılar yaşadığının gördüm ,hepsine gücüm yetmedi, umarım beni affederler , hepsini önemsedim onlar için dua ettim Allah inşallah bu konuda bana büyük bir hesap sormaz. Öğrencilerimiz turnusol kağıdı gibi aynı fikirde olmasına gerek yok Ccins kafalara da ihtiyacımız var, bunun bilincinde hareket edip bir ayağa milli , manevi değerlerimize dönük bir ayağı da dünyaya ayak uyduran öğrenciler yetiştirilmeli.

Yeri gelince kendi yağında kavrulan dünyanın her yerinde çalışabilecek gençlere ihtiyacımız olduğu muhakkak başarılı olduğumuz takdirde bunu başarılan gelecek nesiller tarafında iyi yad edilecektir


Engin DEMİRCİ
10/05/2017

15 Nisan 2017 Cumartesi

Sporla yaşamak



Sporsal etkinlikler yapmak ,bugünün insanları için, hiç olmadığı kadar önemli bir husus haline  gelmiştir. Dünya üzerinde gelir adaletsizliğinin hat safhada olduğu bir döneme tanıklık ediyoruz, bir tarafta her türlü ,maddi nimetlerle tanışmış, tıka basa mideye çalışan ,israf çukuruna düşmüş topluluklar, diğer taraftan açlığın kol gezdiği aza kanaat etmek zorunda kalan insanlar, konumuz bu değil tabi ki, ama bağımızı elbet kurmak zorundayız. Her iki gruptaki insanların er yada geç  zihinsel ve fikirsel gelişim yaşamalarına bağlı olarak bir yerlerde durup vücutlarını da incelediklerine eminiz. Allah’ın bizlere emanet ettiği bedenimize dikkat etmeleri gerektiğini belli bir zamandan sonra anlıyorlar ,işin farkına vardıkların da  zararın neresinden dönersek kardır anlayışıyla bir kısmı pes etmeyip emek sarf ediyor bazıları da yelkenleri indirip olacakları bekliyorlar.Obezite günden güne artıyor bu bir gerçek bu tehlikenin çocuklarımıza bulaşmaması için bilinçli hale gelmeliyiz.

İki büyük dünya savaşı yaşayan dünyamızda devletler insandaki kan ve öldürme hissini köreltmek için spora ayrı bir önem vermeye başlamıştır. Olimpiyatlar şampiyonalar, toplulukların birbiyle sporsal olarak kapıştığı arenalar haline gelmiştir. Liderler sporsal başarılarla onure olmuşlardır. Her başarı spora olan bakışı ve desteği daha da artırmıştır. Ülkemizde spora aç insanların çok fazla olmasına rağmen ilgisizliğin her geçen gün daha da arttığını söylemek doğru olacaktır. Kısa yoldan başarıya ulaşma duygusu, teknolojinin getirdiği tembellikler vb. Günü birlik başarılarla gurur duyup sonrada hüsranlarla baş başa kalma hikayelerimiz azımsanmayacak kadar çoktur. Bu hüsranlarda  motivasyon ,planlama eksikliklerinin yeri çok büyüktür. Çok konuşan az iş yapan bir topluluk haline gelmemeliyiz. .Bu sorunlarda devletten tutun bizlerin de büyük hataları olmuştur acilen hatalardan geri dönmeli yeni ufuklara yelken açmalıyız.

Sporsuz Bir millet Gerilemeye Mahkûmdur sözü gerçekleri yansıtmıyor mu? Maddi açıdan bakacak olursak sporsal başarıları yoğun ülkeler birçok alanda da gelişim göstermişlerdir.

Bir öğretmen ve eğitimci olarak şunları önerebilirim.
-Okullardaki içi doldurulmuş eğlenceli sportif etkinlik derslerinin süresi arttırılmalı gereksiz müfredat konuları budanmalı sporla ilgili dersler arttırılmalıdır.
-Yaş gruplarına göre sporsal etkinlikler belirlenip ,onlara yönelik  dayanıklı sportif alanlar inşa edilmeli. Böyle alanların albenisi arttırılmalı ,yaptım oldu bitti anlayışından vazgeçilmelidir.
-Ülke olarak geri kaldığımız sporlara ayrı bir önem verilmeli
-Spor ve sağlıklı yaşam ile ilgili kamu spotları arttırılmalı devlet büyüklerimiz ilgili faaliyetlere katılarak kamuoyu oluşturmalıdır.
-Her okul da olmasa da dört beş okulun bölgesinde kapalı spor salonu ve havuz bulunmalı ,ayrıca her okulun spor alanları yeniden yapılmalı modern hale getirilmelidir. Hala aklımdadır yaz olunca ismini vermeyeyim bize yakın bir lisenin bahçesine giremezdik, girmeyi başarsak da basketbol potalarının okul yönetimince söküldüğünü hatırlarım. Basketbol topunu bir şekilde bulmuştum ama engeller çoktu.
-Özellikle okullar arasında sporsal müsabakalar arttırılmalı,başarılı olan okullar öğrenciler ödüllendirilmeli.
-Okullar arasındaki müsabakalar yarışmalar yerel kanallarda yayınlanmalı valilikçe desteklenmelidir. Türkiye çapındakiler ise ulusal kanallarda yayınlanmalı motive edici ödüllerle bezenmeli devlet yetkililerimiz yoğun katılımıyla hissiyat arttırılmalı.
-O Spor dalına ait yetenekli öğrenciler tespit edilip ehil antrenörlere telim edilmelidir. Ahi teşkilatında olduğu gibi düşünsel olarak iyi beslenmeliler ,ahlaken,fiziken güçlendirilmeliler.
-Kaybetmenin bir son olmadığını aşılamalıyız her yenilginin ilerdeki başarı için ,yol gösterici LEVHALAR olduğunu genç dimağlara anlatmalıyız.
-Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi -Ben sporcunun çevik ve namuslusunu severim. İlkesine sahip çıkabilmeliyiz
-Bir çok aile çocuğunu yarış atı gibi derslere odaklıyor ara sırada bir spor dalına ait faaliyete katıyor çoğunluğu da hevesi geçsin modun da devamlılığı düşünmüyorlar. Bu durum bir çok yeteneğin yitip gitmesine neden oluyor.
-Başarılı gösteren ülkelerin sistemleri daha iyi incelenmeli bu işin birkaç günlük yada yıllık bir iş olmadığını ,bizi onlarca yıllık bir sürecin beklediğini kafamızdan çıkarmamalıyız.


Benim durumumda olanlar artık gençlik gitti. Âmâ her zaman yapılacak bir şeyler vardır.
Çok ağır sporlar yapmamak doğru olacaktır.
İmkanlar ölçüsünde haftada yada ayda bir yüzmeye gitmek haftanın belli günlerinde aşırıya kaçmayacak şekilde yürümek sağlığımıza çok iyi gelecektir, stresimiz minimal düzeye indirecektir.


Herkese içinde sporunda olduğu ,sağlıklı yaşam diliyorum.

Engin DEMİRCİ 
16.04.2017

-

13 Nisan 2017 Perşembe

Sivil Toplum Kuruluşları Sunusu


Sivil Toplum Kuruluşları

Gönüllüler

Toplum için çalışanlar

Sivil Toplum Örgütünün Özellikleri

Türkiye'deki belli başlı sivil toplum kuruluşları

Full Hd Görüntü

Etkileşimli Tahta uyumlu

Tıkla İndir


ENGİN DEMİRCİ
MALATYA 2017

Adaletin Gölgesinde 9 Yıl

   “Adaletin Gölgesinde 9 Yıl” Geciken Adaletin Sessiz Tanıkları: Bir Öğretmenin Hikâyesi Adalet, sadece mahkeme kararlarıyla değil, toplumu...